Kutu Kutu Pense :)





Değerler bülteninde bahsettiğim ve Darel Rutherford hocamla çalışmalarımda öğrendiğim, “kutu” konusuna değinmek istedim. Çünkü önceden kutu denince günlük hayatımda eşyalarımı içine koyduğum dörtgen gereç ya da meşhur yarışma programı aklıma gelirdiJ
İlk etapta kutuyu kendi bakış açılarımızla duvarlarını ördüğümüz bir yaşam alanı olarak sizler için özetleyebilirim. Her birimiz kendimize kutular yaratıp, içinde yaşamaya devam ediyoruz. Sonra da yarattığımız kutudan sıkılıp içinden çıkmaya çabalıyoruz. Aslında kutunun dışına çıkabildiğimizde attığımız ilk adım, yeni kutumuzun sınırları oluyor. Yeni kutumuzda dar gelince bir diğer kutuya geçme isteğimiz kaçınılmaz hale geliyor. Bu nedenle ulaşmak istediğimiz, her yeni kutunun özlemiyle doluyuz. Elde edince de mutlu olacağımızı hayal ediyoruz.  Sonuç olarak da yeni bir kutu yaratmamız, tecrübe etmemiz ve yok etmemizle devam eden bir döngüyü deneyimliyoruz. Çünkü bu çemberin merkez noktası hepimizin mutlu bir hayata sahip olabilmek için sarfettiği gayret.
Peki kutumuzun duvarlarını hangi harçla örüyoruz?