Deniz Erdem ile Koaktif Dönüşüm

M
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde eğitim almıştır. Eğitim döneminde kamu ve özel sektörde elde ettiği deneyimler üzerine, Yönetim ve Organizasyon bölümünde yüksek lisansını devam ettirme kararı alıp, kariyerine danışmanlık firmasında işe alım uzmanı olarak devam etmiştir. 5 yıl boyunca kariyer planlama, yetkinlik bazlı mülakat ve grup görüşmelerinde uzmanlığını derinleştirmiştir. Türkiye genelinde yüzlerce insanla birebir iş görüşmesi yapma fırsatı olmuştur. Bu görüşmeler sonucunda kişilerin seçimleri ve seçimlerine ait olabilme seviyelerini, kendi hayatında ve iş hayatında sorgulamaya başlamıştır. 2008 yılı sonrası Aykut Oğut’un kitapları bunu sorgulama alanından çözüm alanına taşımasına ilham olmuştur. Pek çok seminer ve eğitim sonrası profesyonel olarak koçluk çalışmalarına devam etme kararı almıştır. The Coaches Training Institute (CTI)’nün merkezi San Rafael’de eğitim alıp eş zamanlı Darel Rutherford’un atölye çalışmalarına devam etmiştir. Türkiye’de aldığı eğitim sonrası staj ve sınav dönemini tamamlaması ile Dünya Koçluk federasyonuna bağlı bir koç olmaya hak kazanmıştır. Yapmış olduğu çalışmalar ve elde ettiği deneyimler sonucunda koaktif koçluk ve varoluş koçluğunun bir araya getirip, bireylerin günlük hayatlarında düşüncelerini yönetebilme becerisi kazanmalarında etkin olmuştur. Eğitim sistemini ve çalışmalarının hedefini; sonuca ulaşmak için çıkılan yolculukta bireyin ne kadar yaratıcı ve kaynağın gerçekte kendisi olduğunu pratiksel anlamda deneyimletebilmek üzerine kurmuştur.
Koaktif yaşam uzmanı olarak bireylerle koçluk çalışmalarına ve gruplarla gerçekleştirdiği kişisel gelişim eğitimlerine devam etmektedir.



Web:
http://www.co-focus.com/


  


Koaktif Yaşam



“Koaktif yaklaşımda kimse yalnış değil!!!”

 “Koaktif” nedir?

Benim ko-aktif terimi ile karşılaşmamda, “ko “ kavramı için aklıma ilk gelen, bir dönemin toplu yaşama alanları için sıkça kullanılan kooperatif ismi oldu. İçimden “ko” birlikte demek, aktif bilindiği üzere hareketli olmak. Sonuç birlikte koşmaya var mısınız? Sloganı ile oluşan bir algıJ Biraz koaktif kavramına koçluk içindeki anlamı ile yaklaşmak isterim. 

Ko-aktif yaklaşımda “ko” kişinin varoluş seçimlerini oluşturan alandır benim için. Koçluktaki tanımı; ilşki, kurulan bağ, samimiyet ve güçbirliğidir. “Ko” için meraklı olan, nüansları duyan, sezgileri ile harekete geçen ve çözüm için alan yaratan taraf denilebilir. Kendi içimizde “ko” şu anda nasıl olduğumuzdur.

“Aktif” ise gücün açığa çıkması, yönelme, hareket ve pozitif kanıtı ifade etmektedir. Aktif halimizde direksiyon başında arabayı çalıştıran ve yola çıkmaya hazır halimiz vardır. Bu halimiz kesin net,  nereye gideceğinden emin ve cesurdur. Bu halimize zemin yaratan da “ko” alanıdır.


KOAKTİF MODEL

Koaktif Model




                               KOAKTİF MODELE YUKARIDAN ŞÖYLE BİR BAKALIM:)

Not: http://www.thecoaches.com/ kaynağından alıntı olarak paylaşılmaktadır.

Değer mi Değmez mi?




Kimi zaman üzerine düşündüğüm kimi zaman farkında olmadan savunduğum değerlerden bahsetmek istedim. Başlığa göre söyleyebileceğim ilk söz değerlerimiz yaşamımıza değmekle kalmayıp, bir de üstüne yaşamlarımızın her alanını şekillendiriyor.
Türkiye’de üzerine güzel anlamlar kattığım değerlerimi, yurtdışında pek çok kez sorguladım. Benim değerlerim, yaşadığım bölgedeki insanlarının değerleri, farklı bölgedeki kültürlerin değerleri epey bir iç içe girdi. Kafamın karışık olduğu dönemde koaktif koçlukta değerler üzerine çalışma yapmak daha da enteresan bir deneyim oldu. Öğrendim ki kendi değerlerimin neler olduğunu kafamda netleştirmeden hayatımın niteliklerini onların üzerine kurmuşum.
Örneğin bir durum karşısında benimle uzaktan yakından ilgisi olamamasına rağmen sinirlenebilmem. Ya da bir başkasının deneyiminden, bir şeyleri anlatmasından birdenbire onur duymam. Ne oldu durduk yere? Olayın benimle alakası yok! Ben sadece seyirciydim!!!. Yok, illa bir yorum katmam lazım… İşte burada bir değerim onura oldu ya da tam aksi yönde alaşağı edildi. Her gün bu örnekleri hayatımızda deneyimliyoruz. Yolda giderken çantasını düşüren birisinin arkasından koştura koştura haber veren çocuğu taktir ediyoruz.Ya da bir haksızlık karşısında sinirlenip, küplere binebiliyoruz. Bunlar hayatımızdaki odaklarımız… Onların altında yatan ise nerede durduğumuzun yönünü gösteren değerlerimiz. Hepimiz az çok değerlerin ne zaman nerede hayatımızda karşımıza çıktığını anlayabiliyoruz.  Ancak var olmalarını kabullenmenin dışında birde altında yatan anlamları kendi alfebimize göre inşa ediyoruz.
Değerlerimize farklı anlamlar ve enerjiler katıyoruz. Benim için bunları düşünmek, kendimi o anlarda yakalamak eğlenceli bir oyuna dönüştü. Sonra da başka insanların değerlerini anlamaya başlamak günlük bir alışkanlık halini aldı. İnsanların olaylara bakış açılarında, ürettikleri çözümlerde ve aldıkları ilk aksiyonlarda değerlerini gördüm. Sosyal bir ortama girince bile topluluğun değerlerini görmek mümkün oldu. Ortamın dost canlısı, samimi ve keyifli olması ya da soğuk ve tedirgin. Kendi değerlerimle örtüşen ortamlar benim için oldukça keyifli oldu, pek çoğumuzda olduğu gibi…



Peki neydi değer?  



Kutu Kutu Pense :)





Değerler bülteninde bahsettiğim ve Darel Rutherford hocamla çalışmalarımda öğrendiğim, “kutu” konusuna değinmek istedim. Çünkü önceden kutu denince günlük hayatımda eşyalarımı içine koyduğum dörtgen gereç ya da meşhur yarışma programı aklıma gelirdiJ
İlk etapta kutuyu kendi bakış açılarımızla duvarlarını ördüğümüz bir yaşam alanı olarak sizler için özetleyebilirim. Her birimiz kendimize kutular yaratıp, içinde yaşamaya devam ediyoruz. Sonra da yarattığımız kutudan sıkılıp içinden çıkmaya çabalıyoruz. Aslında kutunun dışına çıkabildiğimizde attığımız ilk adım, yeni kutumuzun sınırları oluyor. Yeni kutumuzda dar gelince bir diğer kutuya geçme isteğimiz kaçınılmaz hale geliyor. Bu nedenle ulaşmak istediğimiz, her yeni kutunun özlemiyle doluyuz. Elde edince de mutlu olacağımızı hayal ediyoruz.  Sonuç olarak da yeni bir kutu yaratmamız, tecrübe etmemiz ve yok etmemizle devam eden bir döngüyü deneyimliyoruz. Çünkü bu çemberin merkez noktası hepimizin mutlu bir hayata sahip olabilmek için sarfettiği gayret.
Peki kutumuzun duvarlarını hangi harçla örüyoruz?